Instagram’da yalan dünyalar

Ussal Sahbaz
2 min readJul 12, 2021

Norveç’te yeni çıkan kanuna göre, sosyal medya “influencer” ları, üzerinde oynanmış veya rötuşlanmış fotoğraflarını bunu bildirerek paylaşmak zorunda kalacak. Benzer bir düzenleme 2017’de Fransa’da da yapılmıştı. Yeni kurallara göre; Instagram, Facebook, TikTok gibi mecralarda dudağını büyüten, belini incelten veya kaslarını şişirenlerin artık bunu açıkça belirtmeleri gerekiyor.
“Influencer” kelimesi Ticaret Bakanlığı’nın geçen ay çıkardığı “Sosyal Medya Etkileyicileri Kılavuzu”nda dilimize “etkileyici” diye çevrildi. Gerçekten de bu kişiler takipçilerini etkiliyor. Daha önce, etkileşimi azami seviyeye çıkarmayı hedefl eyen Instagram ile kaybolan içeriklerle kişisel mesajlaşmayı hedefl eyen Snapchat’i karşılaştırdığım “İyi Şirket Nedir?” başlıklı yazımda, Instagram’ın büyümesiyle nasıl hakikat ile hayalin birbirine karıştığını anlatmıştım. On yıl içinde sosyal medya hayatın yansıması olmak yerine, sosyal medyada oluşan hayal ortamı gerçek hayatı etkilemeye başladı. Sosyal medya etkileyicileri de bu dönüşümün lideri. İngiltere’de yani yapılan bir araştırmaya göre, 16–24 yaş arası gençlerin %91’i sosyal medya kullanıyor. Sosyal medya mecraları içinde en çok bağımlılık yapanı ve davranış bozukluğuna yol açanı Instagram. Bu mecranın alamet-i farikası koyacağınız fotoğrafın kaç beğeni alacağını önden bilememeniz. Her fotoğraf farklı miktarda beğeni alarak bedeninizde dopamin salgılanmasına neden oluyor. Dopamin miktarının dalgalanması bağımlılığı artırıyor. Her bir nefeste ne kadar nikotin alacağınızı bildiğiniz sigaradan daha ağır bir bağımlılık. En çok beğeni alan Instagram etkileyicileri gibi büyük dudaklı, ince belli veya kaslı görüneyim diye birbirine benzeyen gençler arasında anksiyete, depresyon ve uyku bozuklukları artıyor. Bu hastalıklarda son 25 yılda %70 artış olmuş. Yine İngiltere’de 16–25 yaş arası genç kızların %70’i estetik ameliyat olmayı düşündüklerini söylemiş. Tabii ne kadar güzel görünüp takipçiniz artarsa, siber taciz de o kadar artıyor. Yine aynı araştırma sonuçlarına göre gençlerin %70’i siber tacize uğramış.

Üzerinde oynanan fotoğraflara getirilen kısıtlardan ve Instagram’dan bahsettik. Peki sosyal medyada açıklanan fikirlerin de benzer yanları yok mu? Tribünleşerek birbirine benzeyen yorumların oluşturduğu yankı odaları, taciz ve hakaretler ve tabii en önemlisi gerçeğin aynı bir estetik ameliyat gibi eğilip büküldüğü yalan haberler. Facebook ve Instagram’ın etkileşimi artırmaya yönelik algoritmaları bu çarpıklıkları teşvik ederken, sosyal medyayı regüle etmeye yönelik müdahaleler de ifade hürriyetinin sınırlarını zorluyor. Photoshop veya estetikle şişirilmiş dudakları işaretlemekle yalan haberi tespit edip işaretlemek aynı şey değil. İkincisini yapabilmek için toplum olarak üzerinde uzlaştığınız makul doğruların olması lazım. Ticaret Bakanlığı’nın çıkardığı kılavuzda etkileyiciler kullanmadığı ürüne kullandım demesin, bağlantı verirken reklam olduğu görülsün gibi ticari konular düzenlenmişti. Mesela geçen hafta Hindistan’da çıkarılan düzenleme ile artık Twitter, kullanıcılarının tweetlerinden mesul olacak. İşte ne zaman ki bizde de düzenlemeler dudak büyütmeden, bel inceltmeye, oradan yalan haberlerin işaretlenmesine, internet haber sitelerine mesul yazı işleri müdürü atanmasına gelecek, esas o zaman dananın kuyruğu kopacak.

Bu yazı 9 Temmuz 2021 tarihinde Dünya Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Daha fazlası: Social media and young people’s mental health and wellbeing

--

--