Trump — Twitter kavgası sosyal medya torba kanunu için neler söylüyor?
Sonunda ABD Başkanı Trump ile Twitter kavga etti. Kavga tam da bizde sosyal medyanın regülasyonuna dair Ramazan öncesi geri çekilen kanun taslağının yeniden Meclis gündemine geleceği zamana denk geldi. ABD’deki kavga Twitter, Trump’ın tweet’lerinden birini “şüpheli bilgi” diye işaretleyince çıktı. Twitter ve Facebook bir süredir yalan yanlış içerikleri işaretlemeye başlamıştı. Ancak Facebook politikacıların içeriklerinin doğruluğunu değerlendirmemeye karar verdi. Yani Mark Zuckerberg “Facebook üzerinden isteyen politikacı isteyen yalanı söyleyebilir, ben karışmam” diyor. Twitter CEO’su Jack Dorsey ise “Twitter üzerinden yalan söyleyen Amerikan başkanı bile olsa müdahale ederim” diyor.
İki CEO’nun tavırları arasındaki farkın matematiksel bir nedeni var. Yalan haber ve toplumu kışkırtan içeriklerin kullanıcıların ilgisini daha çok çektiği, dolayısıyla bu platformlarda geçirilen zamanı ve sonuç olarak reklam gelirini artırdığı bilinen bir gerçek. Zuckerberg’in şahsi servetinin tamamı Facebook hisselerinden oluşuyor (130 milyar dolar). Dorsey’in ise başında olduğu iki şirket var: Ödeme şirketi Square’in yüzde 14'ü Dorsey’e ait (5 milyar dolar). Dorsey’in Twitter’daki hisseleri ise yüzde 2 seviyesinde. Ancak 500 milyon dolar ediyor. Neden Zuckerberg’in Facebook’u kendi maddi menfaatini öne koyarak, Dorsey’in ise Twitter’ı toplum menfaatini öne koyarak yönettiğini anlamak zor değil. Neden tamamen duygusal (!).
Tartışılan konu ise ABD’de 1996'da çıkan ve biz dahil birçok ülkedeki düzenlemelere öncülük eden “Communications Decency Act”in 230. maddesindeki “İnternet platformları kullanıcıların yüklediği içerikten sorumlu tutulamaz” hükmü. Bu hüküm konduğunda vatandaşlar hala gazete ve televizyondan haber alıyordu. Bugünse toplumun temel haber kaynağı konuştuğumuz sosyal medya platformları oldu. Şimdi lütfen okuduğunuz gazetenin künyesine bakın. Oradaki sorumlu yazı işleri müdürü bu yazımın içeriğinden de hukuken sorumlu. Aynı yazıyı Facebook üzerinde yayınladığım zaman ise kimse sorumlu olmuyor. Sizce bu makul bir durum mu?
Trump bir genelge yayınlayarak “Artık bir platform içeriğe kendisi müdahale ediyorsa içerikten de sorumlu olur” dedi. Trump’ın hedefi kendi tweet’ini şüpheli diye işaretleyen Twitter. Trump aslında düzenleme yapmak değil, kendini kurtarmak istiyor. Oysa Facebook daha çok beğenilen içerikleri, yani yalan haberleri ve kışkırtıcı içerikleri egemen kılan yapay zekasıyla bu müdahaleyi her an yapıyor. Aynı durum Youtube (Google) videoları için de geçerli. Müdahalenin insanlar ya da algoritmalar tarafından yapılmasının bir farkı yok. Hatta görünen o ki, Twitter’da yapıldığı gibi insan zekasının müdahalesi daha olumlu yönde olabiliyor.
Sosyal medya regüle edilmeli mi? Facebook ve Google, “Bizim yaptığımız iş regüle edilemez, çünkü kamu görevlileri bizim yapay zekamızı anlamaz diyor. Bir diğer argüman ise siyasi iktidarın bu regülasyonu yapacak güvenilirlikte olmadığı. Peki aynı derecede teknik bilgi ve güvenilirlik gerektiren ilaç veya gıda sektörünü regüle etmekten de vazgeçelim mi? Mesela şirketlerin CEO’ları iyi kazansın diye istenen her ilaç veya gıda denetlenmeden piyasaya sürülsün mü? Artık sosyal medya regüle edilmeli mi diye değil, regülasyonun içeriğini ve yöntemini tartışmalıyız.
Bu yazı 3 Haziran 2020'de Dünya Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
Daha fazlası:
Aynı konuda daha kapsamlı bir inceleme için Perspektif dergisinde 5 Haziran 2020'de yayınlanan yazımı okuyabilirsiniz.